|
|||
Kirli su hastalıklara davet ediyor |
Sağlık | |||
![]() Yaz geldi, artık doya doya deniz ve havuz sefası yapma zamanı. Ancak havuz ve denizin yoğun kullanımı kirli su kaynaklı birçok hastalığa da kapıları aralıyor. Suyun direkt olarak yutulması, solunum yoluyla bazı aerosollerin alınması, kontamine olmuş kirli alanla temas, bu sorunlara zemin hazırlıyor. Bayındır Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Aslı Karademir, su içindeki kimyasal maddelerle temas ya da bu maddelerin buharlaşma sonrası yarattığı riske karşı uyanık olmakta fayda olduğunu söylüyor. Havuz ve denizden enfeksiyon kapma riskine karşı uyaran Karademir, almamız gereken önlemleri de sıralıyor. KLOR TÜM MİKROBU YOK ETMİYOR Düzenli kontrolleri yapılmayan ve temizlik kurallarına uyulmayan havuzlar ve su parkları kullanıcılar açısından büyük riskler taşıyor. Havuzdan bulaşan hastalıkların çoğu klorlama ile önlenebilir. Ancak klorlama bile bazı mikropları anında öldüremediği için klorlanmış havuzlarda dahi belli ölçüde riskler devam edebilir. Önerilen klor miktarıyla havuzun dezenfekte edildiğini gösteren belgeyi tesisten sorma hakkınız olduğunu da aklınızda bulundurun. DENİZ SUYU YEŞİL VE KÖPÜKLÜYSE Her ne kadar deniz suyundaki risk daha az olsa da, durgun ve kirli sularda, yüzeyi köpüklü ve yeşil görünümde olan denizde yüzülmemeli. Kanalizasyon karışan alanlara yakın bölgelerde, hayvan leşlerinin bırakıldığı alanlarda ve şiddetli yağmurlar sonrasında da yüzmek sağlıksız. İnsan ve hayvanların bağırsak sisteminde bulunan koli basili (E. coli) ishallere, cilt ve göz enfeksiyonlarına neden olabiliyor. Bu nedenle koli basili oranı yüksek olan, kirli denizlere de girmemeye özen göstermeli. ‘YÜZÜCÜ KULAĞI ’NA DİKKAT ! Suya bağlı olarak gelişebilen enfeksiyon hastalıkları; mide bağırsak, cilt, kulak, göz, solunum sistemi, genital sistem ve yara enfeksiyonları şeklinde vücutta birçok sistemi etkileyebiliyor. Bu hastalıkların başında ‘yüzücü kulağı’ olarak bilinen dış kulak yolu enfeksiyonu geliyor. Bu rahatsızlık kulakta kaşıntı, dış kulak yolunda şişlik ve kızarıklık, şiddetli kulak ağrısı ve akıntısı, tıkanma ve duyma sıkıntısı ile kendini gösteriyor. Hastalığın en çok tehdit ettiği kişiler ise özellikle kulaklarına tüp takılan çocuklar. Risk altındaki çocukların kesinlikle havuza girmemeleri ya da başlarını sokmamaları gerekiyor. Yüzücü kulağı sorunundan korunmak için alınabilecek bazı önlemler var; öncelikle yüzerken kulak tıpası kullanmak ve kulakları olabildiğince kuru tutmak ilk yapılması gerekenler arasında. Ayrıca kulak içinde doğal olarak bulunan, koruyuculuğu özelliği bulunan doğal kulak kiri düzenli olarak temizlenmemeli. Eğer tıkanma veya bir şikayet varsa, mutlaka doktora başvurulmalı. Bakımı yapılmayan havuzlarda dış kulak yolu enfeksiyonlarının yanı sıra havuz suyundaki klor yanında bir başka tehdit daha getiriyor. Klor alerjik bünyeli çocuk ve erişkinlerde burun tıkanıklığı ve solunum şikayetlerini artırabiliyor. SUALTI GÖZLÜĞÜ EDİNİN Havuz ortamında mikrobik göz enfeksiyonları olabildiği gibi klora karşı hassasiyet de gelişebiliyor. Bu durum yaşandığında ise steril bir göz yıkama solüsyonu ile gözün yıkanması veya yapay gözyaşı damlaları kullanmak gözü rahatlatıyor. Ancak elbette bu şikayetler belirdiğinde ilk yapılması gereken, bir uzmana görünmek. Sualtı gözlüğü veya maskeleri bu şikayeti oluşmadan önleyebildiği için mutlaka edinilmeli. Havuzlar kadar yoğun rağbet gören denizler de mikrop deryası olabiliyor. Durgun, kirli, yüzeyi köpüklü ve yeşil görünümlü sularda yüzülmemeli. KİRLİ SU YUTMAYIN , HAVLU PAYLA ŞMAYIN Kirli suda en büyük risk su yutulması. Kirli su yutulduğu durumlarda geniş bir yelpazeye sahip olan kolera, tifo, giardia, kriptosporidyum, E. coli, hepatit A ve E, leptospira denen bir bakteri ile bulaşan, kanamalar ve sarılıkla seyreden ‘weil hastalığı’ ve kanlı dizanteri gibi birçok gastro-insestinal enfeksiyona maruz kalma riskiyle karşılaşılıyor. Tüm bu hastalıklardan korunmak için mümkün olduğunca su yutmamaya özen gösterilmesi, çocuk ve büyükler için ayrı olarak hazırlanmış havuzların tercih edilmesi, havuza girerken kesinlikle duş alınması, tuvalete gidildiği zaman ellerin iyi yıkanması, annelerin çocuklarının bezlerini havuz yakınında değiştirmemeleri ve suya sokmadan önce de iyi yıkanmalarını sağlamaları son derece önemli. Havuzdan önce ve sonra sonra duş almak, mantar riskine karşı da ayakları dezenfekte edici ürünlerle temizlemek gerekli. ![]() Bayındır Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Aslı Karademir Dr. Karademir, mikroplu havuz ve deniz suyunun kadınlarda vajinal mantara yol açabileceğini söylüyor. Vajinal mantar kendini yoğun bir kaşıntı, tahriş, akıntı, yanma, ilişkide güçlük ve idrara çıkarken zorlanma gibi belirtilerle gösteriyor. Enfeksiyon kapmamak için sudan çıkar çıkmaz ıslak mayoların kuru mayo ile değiştirilmesi, başkalarının havlularını kesinlikle kullanılmaması ve genital temizliğe yeterince dikkat edilmesi gerekiyor. Havuzda en çok yayılan hastalıklardan birinin de mantar olduğunu belirten Dr. Aslı Karademir, ayrıca ayakların çok riskli olduğunu, kişilerin mantar riskine karşı, havuza girmeden önce duş almalarını ve ayaklarını dezenfektan içeren sudan geçirilmelerini de tavsiye ediyor. SEÇİL KILIÇ Seninle Dergisi Temmuz 2011 Sayısı
|
|